Hâkim Kültüre Kapılmadan İslâm'ı Anlatabilme

Batı'da felsefe ve analitik düşünce çok zengin görünüyor. Bu da, bilhassa dıştan gelenler için baskın ve boğucu bir kültür ortamı oluşturuyor. Buna kapılmadan İslâm nasıl anlatılabilir? İslâm'ı anlatmada felsefeyi bulaştırmamak lâzım. O, en azından ilk planda bizim sahamızın dışında tutulmalı ve saha değişikliğine hiç gitmemeliyiz. Temsil planında davranışlarımız ve İslâm'ı yaşayışımızla kendimizi kabûl ettirdikten sonra, İslâm adına konuşmalı ve İslâm'ı bir din olarak anlatmalıyız. Eğer herhangi bir sistemle paralellik arayacak, mukayesede bulunacaksak, Hıristiyanlık ve Yahudilik'le paralellik aramalı veya gerekirse mukayesede bulunmalıyız. Dinin karşısına felsefeyi koyar veya ikisini birbirine muarız gibi ele alacak olursak dini, felsefenin seviyesine indirmiş oluruz.

İmanın Hıristiyanlık'ta ve Batı'daki algılanışı, malûmunuz, çok değişik. Onu, takliden, doğruluğunu, yanlışlığını araştırmadan bağlanma olarak anlıyor ve bilgi ile yanyana getirmiyorlar. Halbuki İslâm'da, bilgi ile iman birbirine hiçbir zaman zıt şeyler değil; belki, biri diğerini gerektiriyor ve birbirine destek veriyor. Bu ikilemi nasıl aşmak lâzım?

Felsefe, önceliği ilme ve bilmeye verir. Bu, bir ifrattır. Hıristiyanlık, imana önceliği verir; bu da, bir tefrittir. İmanı, icmalî bilgiye bina etmek lâzım. Tafsilî bilgiyi ise iman üzerine yüklemek gerekir. Gelen malûmatı tasdik için kalbde bir musaddık olmazsa, o bilgi, ilme dönüşmez, imana da kapı açılmaz. Burada arı-petek misali veriliyor. Arı, çiçeklerden nektarı toplar; bunu bala dönüştürmek için, petek gerekir. İşte kalbdeki musaddık tıpkı bu petek gibidir.

Pin It
  • tarihinde hazırlandı.
Telif Hakkı © 2024 Fethullah Gülen Web Sitesi. Blue Dome Press. Bu sitedeki materyallerin her hakkı mahfuzdur.
fgulen.com, Fethullah Gülen Hocaefendi'nin resmî sitesidir.