Cemaat-Şalom kaynaşması yalanı
“ABD gibi dünyanın en önemli ülkesinde yaşamanın avantajları ve sorumlulukları vardır. Türkiye’ye uzaktan yapacağınız katkılar vardır, burada geliştirdiğiniz Türkiye imajının, burada kuracağınız ilişkilerin Türkiye’ye çok büyük hizmeti olacaktır.” 2008’de BM Genel Kurul toplantılarına katılmak için New York’a gelen Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Türk toplumuyla buluştuğunda söyledi bunları. Başbakan ve bakanlar da her Amerika ziyaretinde benzer cümleler kurdu.
17 Aralık’tan sonra Camia’nın yurtdışındaki faaliyetleri de kara propagandanın kurbanı oldu. Yeni Akit gazetesinin (4 Mart 2014) “CemaatŞalom kaynaşması, öğrenciler Yahudi hizmetinde” haberi buna örnekti. Gazeteye göre, Cemaat’in New York’ta bulunan ‘Brooklyn Amity’ isimli okulunun öğrencileri Yahudiler için çalıştırılıyordu! Tapınaklarına götürülerek barış şarkıları dinletiliyordu. Amity School’un web sayfasından alındığı anlaşılan birkaç fotoğrafla süslenen haberde, öğrencilere Siyonist yardım örgütünün önlüklerinin giydirildiği, okulun duvarlarında ‘Selam İsrail’ yazılı fotoğrafların önünde brifing verildiği iddia ediliyordu!
Peki, gerçek neydi? Gazetenin ‘Cemaat-Şalom kaynaşması’ manşetiyle duyurduğu masa başı haberde kullanılan fotoğraf 2 yıl önceki bir yardım kampanyasına aitti. 30 Ekim 2012’deki Sandy Kasırgası, ABD’nin doğu yakası ve orta kesimlerini vurmuş, New Jersey başta olmak üzere, kıyı kesimindeki kentlerde sel ve şiddetli rüzgarların etkisiyle büyük hasar oluşturmuştu. 7 eyalette can kaybı sayısı 50’yi geçmiş, New Jersey, New York, Maryland, Pennsylvania ve Connecticut eyaletlerinde hayat felç olmuştu. Bu eyaletlerdeki Türkler de fırtınadan büyük zarar görmüştü. ABD Başkanı Barack Obama, New York eyaletinde “Büyük Afet” ilan etmiş, seçim çalışmalarına ara vermişti.
Amity School öğrencileri, New York Eyalet Meclisi tarafından desteklenen Genç Barış Mimarları (Young Peace Builder) projesine katkıda bulunarak New York’un bir bölümünü yerle bir eden kasırgadan etkilenen insanlara yardım eli uzatmıştı. Gönüllü öğrenciler bir aş evinde afetzedelere yemek dağıtmıştı. Kampanya, ABD’nin önde gelen gazetelerinden Wall Street Journal başta olmak üzere birçok yayın kuruluşu tarafından ‘Müslüman Türk gençleri mağdurlara yardım eli uzatıyor’ şeklinde haberleştirilmişti. Amity School Müdürü Varol Gürler, okul öğrencilerinin Sandy gibi büyük bir afet sonrası mağdurlara yardımcı olabilmek için yoğun bir şekilde çalıştığını ve bunun bir insanlık vazifesi olduğunu söylüyordu. Akit’teki haber gerçeklerden uzaktı. Haberde iddia edildiği gibi okulun hiçbir yerinde ‘Şalom (selam) İsrail’ yazılı afiş bulunmuyordu. Gürler, şu açıklamayı yapıyordu: “Genç Barış Mimarları projesi, okul sonrası kulüp faaliyetlerinden biridir. Bu projenin temeli farklı kültür ve dinlere mensup genç öğrencilerin bir araya gelerek birbirlerini tanıması ve kendi hayatlarına ait tecrübe ve birikimlerini paylaşmasıdır. Öğrencilerimiz bir doğal afet sonrası yalnız Yahudi toplumuyla değil, toplumun birçok farklı kesimiyle birlikte afetzedelerin yaralarını sarmaya çalıştı. Haberde bilinçli olarak sanki sadece Yahudilerle birlikte çalışıyormuşuz gibi gösterilmiş. Öğrencilerin engelli çocukları eğlendirmek üzere katıldıkları başka bir program da aynı gazete tarafından ‘FBI ajanlarıyla birlikte Noel kutlamaları’ şeklinde aktarılmış. Çok sayıda kuruluşun katıldığı bir organizasyona bizim öğrencilerimiz de katıldı. Orada sadece biz yoktuk. Pek çok farklı sivil toplum kuruluşuyla birlikte orada engelli çocuklara destek olmaya çalıştık. Haberde bahsedildiği gibi etkinlik herhangi bir tapınakta değil, JFK Uluslararası Havaalanı’nın bir bölümünde düzenlendi. Bu iftiralarla ilgili hukuki olarak hakkımızı arayacağız ve gazete hakkında dava açacağız.”
Türkler, son birkaç seçimde milletvekili, senatör ve belediye başkan adaylarıyla ilişkiler de geliştirdi. Dernekler vasıtası ile Türk toplumuna yakın siyasetçilere programlar yapıldı. Temsilciler Meclisi ve Senato’ya, Ermeni tasarısı gündeme geldiğinde tek tek milletvekilleri ziyaret edilip Türk tezi anlatıldı. Yıllarca Ermenileri dinleyen Amerikalı senatörler, ‘İlk defa Türkler geldi ve kendi görüşlerini anlattılar’ tepkisini verdi. Yahudiler ve Ermenilerin nüfusları az olmasına rağmen etkinliği, seçimlerdeki lobi faaliyetlerindeki başarılarından kaynaklanıyor. Parlamento eski Başkanı Nancy Polesi, California senatörü olarak Ermeni tezini hep savundu. Çünkü bölgesindeki milyonlarca Ermeni seçmenin desteğini alarak seçilmişti. Camia’nın Amerika’daki bu faaliyetleri cumhurbaşkanı seviyesinde hep teşvik edilirken şimdi ne oldu da ‘kara propaganda’ya konu edildi? Kime yarar bu seviyesiz ve gerçeği yansıtmayan yayınlar?
- tarihinde hazırlandı.