• Anasayfa
  • Herkül Nağme - Fethullah Gülen Web Sitesi

209. Nağme: Efendimiz’in (sallallahu aleyhi ve sellem) adı anılınca

“Ey karanlık gecelerimizin Ay’ı-Güneş’i, ey yolda kalmışların biricik rehberi!..

Sen bizler gibi sadece bir kere doğmadın/doğmazsın; zamanın her parçası Senin için bir tulû vakti, gönüllerimiz de Senin mütevazi matlaın..

Perişaniyetimiz Sana bir çağrı, sinelerimiz Seniyye-i Vedâ..

Ne olur artık ağlayan gönüllerimize acı da gel; doğ canlarımıza Yaratan aşkına, bizi yalnız bırakma; yalnız bırakıp ruhlarımızı Sensizlik ateşine yakma.”

Bu bölüm ilk olarak www.herkul.org'da yayınlandı.

21. Nağme: Titanic

Yûnus Sûresi’nin 22. ayetinde meâlen, “Sizi karada olsun, denizde olsun gezdirip dolaştıran O’dur. Gemide olduğunuz zamanı düşünün: Gemiler, tatlı bir rüzgarla içindeki yolcuları alıp götürdüğü ve yolcular da bundan ötürü keyiflendikleri bir sırada, birden gemiye şiddetli bir fırtına gelir, dalgalar her taraftan onları sarar ve artık kendilerinin tamamen kuşatılıp bir daha kurtulamayacaklarını zannedince, bütün niyaz ve ibadetlerini yalnız Allah’a tahsis edip gönülden O’na yalvarırlar: ‘Ahdimiz olsun ki, eğer bizi bu felaketten kurtarırsan, mutlaka şükreden kullarından olacağız!’ derler.” buyuruluyor.

Bu 5 dakikalık ses kaydında, zikredilen ayetle alâkalı bazı nükteleri ve şu soruların cevaplarını bulacaksınız:

  •  Bu ayet hangi yönleriyle “Titanic” ve emsâlini hatırlatıyor?
  •  Kur’an-ı Kerim tereddüt insanlarından bahsederken nasıl bir üslup kullanır?
  •  Hangi nimet nikmettir?

 

Bu bölüm ilk olarak www.herkul.org'da yayınlandı.

218. Nağme: Alınlarınızdan öpüldü ey mefkûre muhacirleri, isimsiz kahramanlar!..

218. Nağme: Alınlarınızdan öpüldü ey mefkûre muhacirleri, isimsiz kahramanlar!..

Ey hicret şerefine ermiş bahtiyarlar,

Hasret ve hicran mülâhazalarına takılmadan, “gurbet” ve “yâd eller” demeden, hedef Hak rızası dört bir yana açılan elleri öpülesi arkadaşlar,

Bu kısacık, ama kadirşinas ruhlar için çok kıymetli olacağına inandığımız nağme öncelikle sizler için..

Ey yüreklerinde ilk saftakilerin heyecanı, bambaşka bir vuslat iştiyakıyla en ücra yerlere uçup giden adanmış ruhlar,

Bu sohbette “alınlarından öpüyorum” sözünü duyunca size o kadar özendik ve adınıza o denli sevindik ki! Hayır kıskanmadık, siz her türlü takdiri hak ediyorsunuz. Sadece “Rabbim, muhafaza buyur, bu kıvamlarını koru; ötede şefaatlerine nâil eyle!” diye niyazda bulunduk. Ahirette sizler arasında kabul edilme iştiyakıyla dolduk.

Öğretmeni belletmeni, esnafı rehberi, kadını erkeği, yaşlısı genciyle hicret eden, henüz hicret rüyaları gören, hicreti tadıp başka bir vazifeye dönen, ya da muhacirlerin mesnedi olup niyetiyle aralarına giren kahramanlar..

Bu bölüm ilk olarak www.herkul.org'da yayınlandı.

22. Nağme: Gül Devri

Evimizin hemen önünde kuş cıvıltısı, su şırıltısı ve yaprak hışırtısı arasında yaptığımız bu 7 dakikalık ses kaydında Merhum Mehmet Akif’in

Virânelerin yasçısı baykuşlara döndüm,
Gördüm de hazânında bu cennet gibi yurdu.
Gül devrini bilseydim onun bülbülü olurdum;
Yâ Rab, beni evvel getireydin ne olurdu?

sözleri üzerine Fethullah Gülen Hocaefendi'nin bir değerlendirmesini dinleyebilir ve şu soruların cevaplarını bulabilirsiniz:

  •  İçinde yaşadığımız dönemin de bir kısım avantajları olduğu söylenebilir mi?
  •  Halvet mi celvet mi tercih edilmelidir?
  •  Kendi zamanımızı -bir nevi- gül devri yapmanın yolu nedir?
  •  Başında hep şakıyıp durmasına rağmen gülden istifade edememesi bülbülün talihsizliği mi yoksa fedakârlığı mıdır?

 

Bu bölüm ilk olarak www.herkul.org'da yayınlandı.

227. Nağme: “Ey iman edenler, siz kendinizi düzeltmeye bakın!..”

En tehlikeli hüsûf (perdelenme, ay tutulması) ve küsuf (güneş tutulması) insanın kalbiyle Allah arasında meydana gelen hüsûf ve küsûftur. Bu manevî perdelenmenin sebepleri pek çoktur: Hazreti İmam-ı Gazalî’nin, İhyâ’sında mühlikât (helak eden, felakete sürükleyen hususlar) olarak zikrettiği hastalıkların hepsi bir perdelenme sebebi olduğu gibi, Hazret’in münciyât (kurtaran, felaha götüren ameller) başlığı altında serdettiği bütün hususlar da birer incilâ (açılma, cilalanma, parlama) vesilesidir.

Bazen mü’minlerde de bir kopukluk ve körlük zuhur edebilir. Güç, kuvvet, ilim, iktidar ve hâkimiyetin büyüklüğü nisbetinde insanda bir körlük meydana gelebilir; bunlar bazen insanı kör eder.

Ebu’l-Feth El-Büstî hazretleri ne güzel söylüyor:

أَقْـبِـلْ عَلَى النَّفْسِ وَ اسْتَكْمِلْ فَضَائِلَهَا فَأَنْـتَ بِالنَّفْسِ لاَبِالجِسْـمِ إنْـسَانُ
Ruhuna (mahiyet-i insaniyene) yönel, onun faziletlerini kemâle erdir! Zira sen cisminle değil kalbinle/ruhunla insansın.

Her problem akabinde başkalarını suçlar, kabahatleri ona-buna yükler durursak, vazifemizin dışında işlere girişmiş olur ve dağınıklıktan bir türlü kurtulamayız. Bu açıdan da bize düşen vazife her şeyden önce kendimize bakıp kendimizi düzeltmeye çalışmamızdır. Nitekim, Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyrulmaktadır.

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا عَلَيْكُمْ أَنفُسَكُمْ لاَ يَضُرُّكُمْ مَنْ ضَلَّ إِذَا اهْتَدَيْتُمْ إِلَى اللَّهِ مَرْجِعُكُمْ جَمِيعاً فَيُنَبِّئُكُمْ بِمَا كُنتُمْ تَعْمَلُونَ
Ey iman edenler! Siz kendinizi düzeltmeye bakın! Siz doğru yolda olduktan sonra sapanlar size zarar veremez. Hepiniz dönüp dolaşıp Allah’ın huzurunda toplanacaksınız. O da yaptıklarınızı size bir bir bildirecek, karşılığını verecektir. (Mâide sûresi, 5/105)

Evet, bu âyetin mânâsı, “Başkalarına hiç karışmayın, siz sadece kendinize bakın” demek değildir. Aksine âyetten anlaşılması gereken mânâ, başkalarının dalâlet ve sapıklıklarını gidermeye çalışırken, yanlışlıklarını görüp konuşurken insanın kendisini unutmaması, şahsî muhasebeyi asla ihmal etmemesi ve önce nefsinin kusurlarını düzeltmeye çalışmasıdır.

23. Nağme: Kalbini yanında taşıyanların haccı

  •  Hac sonunda Mina’dan dönüşte Cennetü’l-muallâ civarındaki Muhassab denilen vadide bir süre dinlenmenin (tahsîb) hikmeti nedir?
  •  Abdullah bin Ömer’in (radiyallahu anh) Rasûlullah’ın (sallallahu aleyhi ve sellem) her davranışını sünnet sayması ve O’nu adım adım takip etmesi nasıl değerlendirilmelidir?
  •  Vedâ tavafı hangi hislerle yapılmaktadır?

 

Bu bölüm ilk olarak www.herkul.org'da yayınlandı.

24. Nağme: Allah, selam yurduna davet ediyor!..

Yûnus Sûresi’nin 25-36. ayetlerinin, Merhum Elmalılı Hamdi Yazır’ın Hak Dini Kur’an Dili tefsirinden ve hac bahsinin, Aliyyü’l-Kârî hazretlerinin Fethü babi’l-inaye’sinden okunması sırasındaki Fethullah Gülen Hocaefendi'nin açıklamalarına ait bu 09:10 dakikalık ses kaydında şu soruların cevaplarını bulacaksınız:

  •  İhsan kaç mertebedir? İhsan ehline vaad edilen “hüsnâ” ve “ziyade” nedir?
  •  “De ki: Kimdir sizi gökten ve yerden rızıklandıran? Kimdir kulaklarınızı ve gözlerinizi yaratan? Kimdir ölüden diriyi, diriden ölüyü çıkaran? Kimdir bütün işleri çekip çeviren, kâinatı yöneten? ‘Allah!’ diyecekler, duraksamadan. De ki: O halde sakınmaz mısınız O’nun cezasından?” (Yunus, 10/31) ayetinde işaret edilen “âlem-i halk” ve “âlem-i emir” kavramları hangi manalara gelmektedir?
  •  Müşrikler “Allah” derken nasıl bir ruh haletinde bulunur?
  •  Son tavafa “veda tavafı” mı yoksa “vidâ tavafı” mı denmeli, neden?

 

Bu bölüm ilk olarak www.herkul.org'da yayınlandı.

242. Nağme: Gece yolculuğu ve Peygamber edebi

  • Ebu Hüreyre hazretleri Peygamber Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem)’in şöyle buyurduğunu rivayet etmektedir: “Ahiret hesabıyla alâkalı endişeleri olan kimse gece yolculuğuna çıkar ve yol boyu teyakkuz halinde olur. Yola gece erkenden çıkan da varacağı menzile mutlaka ulaşır.”
  • Teheccüd namazı çok önemlidir. Gecelerini teheccüd feneriyle gündüz gibi aydınlatmış olanların berzah hayatları da ışıl ışıl olacaktır. Teheccüd, berzah karanlığına karşı bir zırh, bir silah, bir meş’ale ve kişiyi berzah azabından koruyan bir emniyet yamacıdır. Her namaz, insanın öbür âlemdeki hayatına ait bir parçayı aydınlatmayı tekeffül etmiştir; teheccüd ise, berzahın zâdı, zahiresi, azığı ve aydınlatıcısıdır.
  • Kur’ân’da Rasûl-ü Ekrem (sallallahu aleyhi ve sellem) Efendimiz’e teheccüd emir buyurulduğu gibi, gece bir nevi miraç yolculuğu yapma teşvik edilmiş ve teheccüd namazına devam edenler takdirle anılmıştır:

    يَا أَيُّهَا الْمُدَّثِّرُ قُمْ فَأَنْذِرْ وَرَبَّكَ فَكَبِّرْ
    “Ey örtüsüne bürünen (şanı yüce nebi)! Kalk ve inzar et. Ve Rabbini yücelt.” (Müddessir, 74/1-3)

    يَا أَيُّهَا الْمُزَّمِّلُ قُمِ اللَّيْلَ إِلاَّ قَلِيلاً نِصْفَهُ أَوِ انْقُصْ مِنْهُ قَلِيلاً أَوْ زِدْ عَلَيْهِ وَرَتِّلِ الْقُرْآنَ تَرْتِيلاً
    “Ey örtünüp bürünen (Rasûlüm)! Gecenin tamamını değil de, yarısını yahut yarıdan az eksiğini veya fazlasını, yatmadan ibadetle geçir. Ve Kur’ân’ı tane tane oku!” (Müzzemmil, 73/1-4)

    تَتَجَافَى جُنُوبُهُمْ عَنِ الْمَضَاجِعِ يَدْعُونَ رَبَّهُمْ خَوْفاً وَطَمَعاً وَمِمَّا رَزَقْنَاهُمْ يُنْفِقُونَ
    “Teheccüd namazı kılmak için yataklarından kalkar; cezalandırmasından endişe ederek, rahmetinden ümit içinde olarak Rabbilerine dua edip yalvarırlar ve kendilerine nasib ettiğimiz mallardan Allah yolunda harcarlar.” (Secde, 32/16)

  • Bir hadis-i şerifte, “Gecenin sonunda uyanamayacağından korkan, gecenin evvelinde vitri eda etsin, sonra yatsın! Gece kalkabilen ise vitri o zaman kılsın! Çünkü gecenin âhirindeki kıyamda rahmet melekleri hazır olur.” buyurulmuştur. Bir başka nebevî sözde de, “En son kıldığınız namaz vitir namazı olsun.” denilmiştir. Bu itibarla, gece uyanabilecek kimselerin vitir namazını tehir etmeleri daha faziletlidir. Ayrıca, teheccüde kalkma hususunda zorlayıcı bir sâik olması için vitri sonraya bırakmak ve vâcibi eda etmek maksadıyla mecburen uyanınca birkaç rek’at nafile namaz kılmaya gayret göstermek gece ibadetini itiyad haline getirebilme yolunda mühim bir vesiledir.
  • Bütün peygamberler, Hakk’a teveccühlerinde, ibadet ü tâat ve diğer muamelelerinde hep edepli olmasını bilmiş ve olabildiğine saygılı davranmışlardır. Hazreti İbrahim’in, hastalıklarını verenin kim olduğunu bildiği halde, hasîs işlerin Zât-ı Ulûhiyete isnadından sakınma mülâhazasıyla “Hastalığımda O’dur bana şifa veren.” tarzındaki sözleri bir edep nağmesi.. Hazreti Musa’nın, bir zelle karşısında mazeret döktürmeden hemen “Ey Rabbim, ben nefsime zulmettim beni bağışla!.” demesi; aç-susuz bir gölgeliğe sığındığında, “Yedir, içir, karnımı doyur.” yerinde “Rabbim! Lütfedeceğin her nimete muhtacım.” şeklindeki beyanları bir saygı ifadesi.. Hazreti Âdem’in, maruz kaldığı o müthiş ilâhî kader ve kaza karşısında, “Hakkımda bu şekilde takdirde bulunup onu infaz ettin.” diyeceği yerde, “Rabbimiz! Biz kendimize zulmettik. Eğer merhamet buyurup da kusurumuzu bağışlamazsan apaçık hüsrana uğrayanlardan oluruz!” türünden sızlanışları bir terbiye sesi-soluğu.. Hazreti Yunus’un “Ya Rabbî! Sensin İlah, Senden başka yoktur ilah. Sübhansın, bütün noksanlardan münezzehsin, Yücesin! Doğrusu kendime zulmettim, yazık ettim. Affını bekliyorum Rabbim!” yakarışı.. ve Hazreti Eyyub’un, maruz kaldığı musibetler karşısında “Afiyet ver ve beni bu sıkıntılardan kurtar.” şeklindeki arz-ı hâle bedel “Ya Rab! Bana ciddî bir zarar dokundu, Sen merhametlilerin en merhametlisisin.” mahiyetindeki iç çekişi yüksek bir edep emâresidir. Mü’minler de aynı peygamberâne edeple edeplenmeli ve düştükleri yerde hemen istiğfar ve tevbeyle doğrulmasını bilip Hakk karşısında edeple boyun bükmelidirler.

Bu bölüm ilk olarak www.herkul.org'da yayınlandı.

25. Nağme: Ârif ara, bul!..

  •  Âriflerle sohbetten kimler lezzet alır?
  •  Başkalarıyla aynı karede bulunma fantezisinin zararı nedir?
  •  “Sahi sen öyle miydin?” sorusuna kimler muhatap olacak?

 

Bu bölüm ilk olarak www.herkul.org'da yayınlandı.

26. Nağme: Bir garibin recâsı!..

Merhum Hacı Kemal Erimez’in reca hesabına yürek yakan bir sözüyle açılan bu 5 dakikalık ses kaydında ümit ve korku dengesi adına birkaç önemli ölçü ve şu soruların cevaplarını bulacaksınız:

  •  Cennet’e neyle girilir?
  •  Cenâb-ı Hak mahşerde her ferdi herkesin huzurunda mı hesaba çekecek; yoksa, özel mahiyette konuşacağı insanlar da olacak mı?
  •  Allah Teâlâ hakkında hüsn-ü zanda bulunmak ve Ümmet-i Muhammed arasındayken saçı sakalı ağarmış olmak da ilahi rahmete davetiye sayılır mı?

Bu bölüm ilk olarak www.herkul.org'da yayınlandı.

268. Nağme: Peygamber vârisleri ve davanın hâdimleri

Fethullah Gülen Hocaefendi, makale ve sohbetlerinde “dava-yı nübüvvetin vârisleri”nden bahsediyor. Onları anlatırken özellikle istiğna ruhuyla vazifeye kilitlenme ve millete yüsr (kolaylık) yolunu göstermekle beraber kendi hayatında azimetleri kollama hususlarını nazara veriyor.

27. Nağme: Gayretullaha dokunur!..

  •  Kötülüğe aynıyla mukabele edilse olmaz mı?
  •  Kâfirlerle beraber olup Müslümanlar aleyhine dolaplar çevirenlere beddua edilebilir mi?
  •  Bağışlayıcı olma mevzuunda insanın kendi hakları ile millete karşı sorumlulukları açısından farklı muameleler söz konusu mudur?

Bu bölüm ilk olarak www.herkul.org'da yayınlandı.

28. Nağme: Bu ses nereden?

  •  İnsanın yaptıklarıyla övünmesi neden nifak sıfatıdır?
  •  Meziyetler ve başarılar ile ilgili düşünce nasıl olmalıdır?
  •  “Hastamızı iyileştirdin!” sözüne muhatap olan maddî manevî doktorlar ne düşünmeli ve nasıl mukabelede bulunmalıdırlar?

Bu bölüm ilk olarak www.herkul.org'da yayınlandı.

284. Nağme: Nefsini bilen Rabbini bilir!..

284. Nağme: Nefsini bilen Rabbini bilir!..

  • İnsan, benliğine takıldığı ölçüde şeytana yakın, Allah’tan da uzaktır. “Ben” diyene Allah’a giden yolda kapılar hiçbir zaman açılmaz.
  • Gösteriş meftunu insanlar düşünce ve beyanlarındaki boşluğu gürültüyle doldurmaya çalışırlar. Hâlbuki yalan ve gösteriş gürültülüdür; hakikat ve samimiyet sessizdir. Yıldırımlar gök gürültüsünden evvel hedeflerine varırlar; ses duyulduğunda onlar çoktan varacakları yere ulaşmışlardır.
  • İnsanın kendine âit hususiyetleri tanıması ve nefsini keşfetmesi, vâhid-i kıyasî olarak, Zât-ı Uluhiyyeti tanıma adına oldukça önemlidir. Nitekim hadîs diye rivayet edilen bir sözde “Nefsini bilen, Rabbini de bilir” denilmiştir.
  • Kudsî hadis olarak rivayet edilen bir mübarek söz şöyledir:

    Ey insanoğlu, nefsini bilen Beni bilir; Beni bilen Beni arar; Beni arayan mutlaka Beni bulur ve Beni bulan bütün arzularına ve dahasına nâil olur; nâil olur ve Benden başkasını Bana tercih etmez. Ey insanoğlu, mütevazi ol ki, Beni bilesin.. açlığa alış ki, Beni göresin.. ibadetinde hâlis ol ki Bana eresin.

Bu bölüm ilk olarak www.herkul.org'da yayınlandı.

29. Nağme: Zemzem, Peygamber Yolu ve elektrik kesintisi

Fethullah Gülen Hocaefendi'nin, geçtiğimiz hafta sonu Gaziantep’te gerçekleştirilen Peygamber Yolu Sempozyumu’na dair değerlendirmelerini, Hac dönüşü Zemzem ve hediye getirme ile alâkalı yorumlarını ve ders esnasındaki elektrik kesintisi üzerine söylediklerini dinleyebilir; ayrıca şu sorulara kısa cevaplar bulabilirsiniz:

  •  Fethullah Gülen Hocaefendi ilk haccına neden “hacc-ı tâcir” diyor?
  •  Dünyanın dört bir yanından gelen İslam âlimlerinin Türkiye hakkındaki hüsnüzanları nasıl değerlendirilmelidir?
  •  İlâhî feyizlerin kesilme sebepleri nelerdir?

Bu bölüm ilk olarak www.herkul.org'da yayınlandı.

293. Nağme: Nebîde miraç, velîde arşiye ve dervişte seyr u sülûk

293. Nağme: Nebîde miraç, velîde arşiye ve dervişte seyr u sülûk

  • Tevfik ne demektir; Hakk’ın tevfikinin vesileleri nelerdir?
  • Mirac sadece Rasûl-ü Ekrem’e (sallallahu aleyhi ve sellem) mi hastır; yoksa, diğer peygamberlerin de miracları olmuş mudur?
  • Mirac kelimesinin manaları nelerdir?
  • Bast-ı zaman ne demektir; velilerin hayatına nasıl tesir eder?
  • Yazdığı kitaplara bakılınca doğduğu andan vefat edeceği zamana kadar her gününe on beş sayfa düşen âlimler bu işe nasıl muvaffak olabilmişler?
  • İnsanlığın İftihar Tablosu’nun (aleyhissalatü vesselam) Mirac’dan dönüp gelmesinin hikmetleri nelerdir?
  • Veli ile dervişin seyahatlerindeki farklar nelerdir? Arşiye ve seyr u süluk tabirleri hangi manalara gelmektedir?
  • Hocaefendi’nin seyr ü sülûku nasıl gerçekleşmişti?
  • Hocaefendi’nin çocuklara Es’ad, Sâmi ve Mahmud gibi isimleri vermesinin sebepleri nelerdir?
  • Seyr u süluk’un esasları olan “kıllet-i taam”, “kıllet-i menam”, “kıllet-i kelam” ve “uzlet ani’l-enam”dan maksat nedir?
  • Hazreti Davud (alâ seyyidina ve aleyhisselam) Cenâb-ı Hakk’ın hangi emri üzerine zırh yapmaya başlamıştı?
  • Hazreti Ebu Bekir, Hazreti Ömer, Hazreti Osman ve Hazreti Ali (radiyallahu anhüm ecmaîn) hazretlerinin sofilikleri/kalbî-ruhî hayatları nasıldı?
  • Sofilik sahasında “isimsiz müsemma”, “isim müsemma birlikteliği” ve “müsemmasız isim” kavramları neler ifade etmektedir?

Bu bölüm ilk olarak www.herkul.org'da yayınlandı.

30. Nağme: Görülünce Allah’ı hatırlatanlar

Haccın çeşitleri ile ilgili bazı hükümler ve Tefsir faslından Yunus Sûresi’nin 62. ve 63. ayetleriyle alâkalı birkaç hakikat damlası ihtiva eden bu 9 dakikalık ses kaydında şu soruların veciz cevaplarını da dinleyebilirsiniz:

  •  Hac çeşitlerinden (Kırân, İfrad, Temettu’) hangisi tercih edilmelidir?
  •  Kimler için umre yapılabilir?
  •  Peygamber Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) için umre yapabilir miyiz?
  •  Mescid-i Haram’da bulunurken, Ka’be’yi tavaf ederken ve Haccın gereklerini yerine getirirken de Şeytan’ın tasallutu devam eder mi?
  •  Evliyâullah’ın en önemli özellikleri nelerdir?

 

Bu bölüm ilk olarak www.herkul.org'da yayınlandı.

305. Nağme: Dini emirlerdeki denge ve “gıybet”

305. Nağme: Dini emirlerdeki denge ve “gıybet”

“Hazreti Üstad’ın inandırıcı bir vâizin özelliklerini anlatırken dile getirdiği “Hem hakîm-i müdakkik olmalı, tâ muvazene-i şeriatı bozmasın.” kaidesi üzerinde de durdunuz. “Muvâzane-i şeriat” denilen hususa bir misal verebilir misiniz?

 

Gıybet büyük günahlardan biridir. Öyle ki Rasûl-ü Ekrem Efendimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem) bir hadis-i şeriflerinde gıybet hakkında şöyle buyurur:

إِيَّاكُمْ وَالْغِيبَةَ فَإِنَّ الْغِيبَةَ أَشَدُّ مِنَ الزِّنَا، فَإِنَّ الرَّجُلَ قَدْ يَزْنِي وَيَتُوبُ فَيَتُوبُ اللّٰهُ عَلَيْهِ وَإِنَّ صَاحِبَ الْغِيبَةِ لَا يُغْفَرُ لَهُ حَتَّى يَغْفِرَ لَهُ صَاحِبُهُ
“Gıybetten sakının! Çünkü gıybet zinadan daha şiddetlidir. Kişi zina eder, sonra tevbe ederse, Allah onun tevbesini kabul buyurur. Ancak gıybet eden, gıybet edilen affetmedikçe, mağfiret olunmaz.” (Kenzu’l-ummâl, 3/1057)

Meseleye Üstad Hazretleri’nin yaklaşımı içinde bakılacak olursa, gıybetin öyle bir nevi vardır ki, o, zinadan daha büyüktür. Meselâ bir zümre-i sâlihînin veya belli bir cemaati temsil eden bir şahsın ya da helallik alma imkânı kalmadığından dolayı vefat etmiş kimselerin gıybetini yapmak bu nevi gıybete girebilir.

Evet, bilinmesi gerekir ki, bir topluluk veya cemaati temsil eden şahısların gıybetinin yapılması da bütün bir cemaatin gıybetinin yapılması gibidir. Meselâ birisi kalkıp, benim gibi basit ve sıradan bir insan için, “Bu adam şöyledir, böyledir” deyip aleyhte konuşsa bu ifade ferdî bir gıybet olur. Ancak öyle zatlar vardır ki, onlar külliyet kesbetmişlerdir. Onlar âdeta bir kutup gibi bütün bir cemaati temsil ederler. O zatların haysiyet ve şerefleri temsil ettikleri cemaatin haysiyet ve şerefiyle bütünleşmiştir. Siz onların adını andığınız zaman o çizgide düşünen insanların hepsi birden hatıra gelir. İşte bu gibi zatlar aleyhinde söz söylendiğinde bütün bir cemaatin gıybeti yapılmış olur.

Fethullah Gülen Hocaefendi, gıybetin böyle helak edici bir çeşidinin de olduğuna, özellikle gıybet günahında ısrar edilir ve alışkanlık haline getirilirse, insanın ahiretini mahvedeceğine dikkat çekmekle beraber; genel manada zinanın gıybetten daha büyük bir günah olduğunu; bir anlık sürçmeyle işlenen her bir gıybet günahı zina gibi değerlendirilirse dini emirlerdeki dengenin bozulmuş olacağını, bunun da insanlar üzerinde çok kötü tesirler bırakacağını ifade etti.

Bu bölüm ilk olarak www.herkul.org'da yayınlandı.

Telif Hakkı © 2024 Fethullah Gülen Web Sitesi. Blue Dome Press. Bu sitedeki materyallerin her hakkı mahfuzdur.
fgulen.com, Fethullah Gülen Hocaefendi'nin resmî sitesidir.